WWW.SAHCAN.TR.GG DERYA
"ŞİİRLERDEKİ HAYATIMIZ" ...


   
 
  HAYAT

HAYATTAN HABER
BEN :D tarih 29.08.2008, 18:45 (UTC)
 MUCİZENİN ADI SEVGİ

Bundan 50 yıl önce ABD'nin Pennsylvania eyaletinde, havası suyu tıpatıp aynı iki komşu kasaba arasında yaşanan bu tuhaf tezat bilimadamlarını uzun süre uğraştırıyor. Sonunda Roseto'daki mucizenin sevgiden kaynaklandığı anlaşılıyor. Roseto'daki cemaat 1882 yılında İtalya'nın güneyinden gelen göçmenlerden oluştuğu için insanlar sevgi yumağı halinde yaşıyor.

Üç kuşak aynı çatı altında barınıyor. Ancak Roseto'daki bu muhabbet mutlu sona eremiyor. 60'lı yıllarda Amerikan geleneklerine tam anlamıyla uyum sağlayan kasabanın dirlik ve düzeni bozuluyor. Ailelerde kopuşlar başlıyor, ölüm oranı artıyor ve nihayet komşu Nazareth'in düzeyine ulaşıyor.

KALP PİLİ YERİNE AŞK OKŞAYIŞI

Teorileri doğrulandığı için bilimadamları da mutlu oluyor herhalde.

Aradan yıllar geçiyor, 90'ların sonuna, 2000'in eşiğine geliniyor ve kalp için en iyi ilacın sevgi olduğu yeniden keşfediliyor. ABD'nin önde gelen kalp uzmanlarından Prof. Dr. Dean Ornish by-pass yerine sevgi sözcükleri, kalp pili yerine aşk okşayışları tavsiye ediyor.

Kalp hastalıklarının tedavisinde ilaç ya da operasyon yerine öncelikle yaşam tarzı değişikliğini savunan Ornish, "Love and Survival" adlı son kitabında sevginin iyileştirici gücünü çok sağlam kanıtlarla anlatıyor. Ornish'e göre yalnızlık, sürekli cheeseburger yemek kadar tehlikeli. Çünkü kalp salt mekanik bir pompa değil, aynı zamanda duygusal bir organ. Kalp hastalıklarının yanı sıra kanser, yüksek tansiyon ve ülserin de sevgiyle iyileşmesi mümkün.

Ornish ileri sürdüğü tezi şu araştırma sonuçlarıyla destekliyor:

1952-1954 yılları arasında Harvard'dan 126 sağlıklı öğrenciye aileleriyle ilişkilerinin niteliği soruluyor. Aradan 35 yıl geçiyor. Artık hayatlarının orta yerine gelmiş bu denekler yeniden araştırmaya alınıyor. Ana-baba ilişkileri daha soğuk olanların hepsinde bir hastalık
çıkıyor. Sıcak ilişkiler içinde büyüyenlerin ise sadece yüzde 47'sinde hastalık tespit ediliyor.

EVLİLER DAHA AZ HASTALANIYOR

Evli kadın ve erkekler daha az hastalanıyor; hastalandığı zaman ise iyileşme şansı daha yüksek oluyor. Yalnız veya ayrı yaşayanlar, dul ve boşanmışlarda ise daha fazla hastalık çıkıyor. Hayvan sevgisi de terapide rol oynuyor. Kalp krizi geçirdikten sonra tedavi sırasında ölenlerin oranı, aynı durumdaki köpek sahiplerine göre altı kat fazla.

İHANET VE GRİP

Duygularla bedensel hastalıklar arasındaki sıkı bağlantı tıp dünyasında çok geniş bir kesimde kabul görüyor artık. Geçen ağustos ayında Teksas'taki bir konferansta bir araya gelen uluslararası uzmanlar, stres ve korku gibi duyguların bağışıklık sistemini zayıflattığını, dolayısıyla duygularla kanser, AIDS, ülser ve hatta grip arasında çok yakın ilişki olduğunu gösteren kanıtlar sundular.

Korku, tansiyonu ve tahrip edici stres hormonlarının düzeyini yükseltiyor ve kanser riskine yol açıyor. ABD'de halkın yüzde 25'inde korkulardan kaynaklanan hastalıklara rastlanıyor. Bu duyguya zehirli korku adı veriliyor.

Bu arada eşlerini aldatanların da iki kere düşünmesi gerekiyor. Çünkü Dr. David Warbuton'un araştırmalarına göre evlilik dışı ilişki yaşayanlar suçluluk duygusu yüzünden depresyona giriyor ve bağışıklık sistemleri perişan oluyor. Kanser veya AIDS'e yakalanmasalar bile sık sık grip oluyorlar.



Kan tahliliyle aşk tespiti mümkün

http://arsiv.hurriyetim.com.tr/images2000/valentinesimgs/hab02.jpgKadın ya da erkek fark etmiyor. İtalyan uzmanlar, insanın aşık olup olmadığının kan tahliliyle tespit edildiğini belirtiyorlar.

Sırılsıklam aşık olduğunuzu düşünüyorsunuz; veya aşık olduğunuz kadın ya da erkek, sizi deliler gibi sevdiğini söylüyor. Ancak sürekli tekrarlanan bu sözlere rağmen içinizde bir şüphe var ve bundan emin olmak istiyorsunuz. Bunu karşınızdakinin damarlarından alınacak birkaç damla kandan rahatlıkla anlayabilirsiniz. Tabii ki böyle bir teklifi kabul etmek gafletinde bulunursa...

AŞKLARINI EN AZ 4 SAAT DÜŞÜNÜYOR

İtalya'da Pisa Üniversitesi'ne bağlı Psikiyatri Enstitüsü araştırmacıları, aşkın, daha doğrusu aşık olmanın "somut" tanımını yapmak için bir çalışma yapmışlar. Uzmanlar, önce "aşık olma hali"ni belirlemişler. Buna göre aşık olma hali "Aşık olunan kişiyi günde en az dört saat düşünme" diye belirleniyor.

Araştırmacılar, bu tanımlamaya uyan 20 öğrenciden alınan kan örnekleri ile yola çıkmışlar. 20 aşığın damarlarından alınan kanların tahlilinden ortaya çıkan ortak bulgu, protein seviyelerinin normalden düşük olması. Hem de yüzde 40 dolaylarında.

SERATONİN İŞBAŞINDA

Proteinle aşkın ne alakası var diye düşünüyorsanız, Pisalı Prof. Donatella Marazziti, şu açıklamayı yapıyor:

Kanda proteinin eksik olması, "serotonin" hormonunun sinir hücreleri arasında dolaşmaya ve beyni rahatlıkla etkilemeye başladığını gösteriyor. Serotonin, beynin duygu, cinsellik, uyku ve ağrı algılamalarını sağlayan bölümünü şekillendiririyor. Kısacası aşıksanız, serotoniniz dinç ve atak bir duruma oluyor. Serotoninizin dinç ve atak olması için ise kandaki proteininizin düşük seviyelere inmesi gerekiyor. Hem de yüzde 40'lara kadar!..
Bu aşk tespitine Türk doktorları, biraz uzak duruyorlar. Bu konuda yeterli bilimsel verinin mevcut olmadığını söylüyorlar. Konuyla ilgili yorum yapanlar da temkinli konuşmayı tercih ediyorlar.


Aşk acısı görüntülendi
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/images2000/valentinesimgs/hab01.jpgBugüne kadar aşk acısının hep kalbi vurduğu dile getirilirdi. Ancak bilim adamları aşkın beyni 4 yerinden vurduğunu ortaya çıkardı. Ve bilim adamları bu acıyı görüntüleyerek kağıda dökmeyi başardı.

İngiltere'de Londra Üniversitesi araştırıcıları bir ilke imza atarak aşık olan birisinin beynindeki hareketleri izlemeyi başardı.

Profesör Semir Zeki ve İsviçreli meslektaşı Andreas Bartels, 20 yaşındaki 11 kadın ve 6 erkekten oluşan 17 aşk acısı çekmiş denek üzerinde yaptıkları çalışmada, geçmişte yaşadıkları aşkları, o andaki hissettikleri ve nasıl deli divane olduklarını detaylı olarak anlatmalarını istedi.

BEYNİ 4 YERİNDEN VURUYOR

Bu sırada deneklerin beyinlerinde oluşan manyetik ses yankıları bir tarayıcıyla kağıda döküldü. Bu resimler, birbiriyle karşılaştırıldığında beyinde yüksek derecede kan akışı olan, 4 faal (yani halk diliyle yanan) alan tespit edildi. Testlerden çıkan sonuca göre; aşk acısı denilen şeyin asıl kaynağı beyindeki bu dört bölüm. Araştırmacılar, beyindeki bu bölgelerin insanın birini sevdiğinde ve ayrıldığında da faaliyete geçtiğini fakat, normal olarak insanların aşk yüzünden kendilerini kötü hissettikleri anlarda aktif hale geldiğini belirttiler.




Çapkınlar genetik tedaviyle sadık oluyor

http://arsiv.hurriyetim.com.tr/images2000/valentinesimgs/haber04.jpg Çapkınlar dikkat... Çok eşliliğin genetik olduğunu belirleyen araştırmacılar çapkınları 'tedavi' ederek sadık hale getiriyor. Şimdilik fareleri... ama yarın sıra size de gelebilir.

'Klonlama' ve 'kök hücre' gibi buluşlarıyla son dönemlerde insanları şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükleyen genetik mühendisleri sonunda en büyük bombalarını patlattı.

Aşkın kimyasını enine boyuna araştıran bilim adamları artık küçük bir genetik müdahale ile yılların uslanmaz çapkınlarını dünyanın en sadık eşine çevirebilecek.

Bazı hayvanların (ve tabii insanların) neden çok eşliliğe yöneldiği sorusuna yanıt arayan bilim adamları işin sırrını son dönemde ABD'de geniş çayırlık alanlarda yaşayan bir tür tarla faresi üzerinde yaptıkları deneyler sonucunda keşfetti. Cinsel davranış ve tercihlerin beynin kimyasına bağlı olarak geliştiği anlaşıldı. Yani bireyi iflah olmaz bir çapkın veya sadık bir íşık yapan şeyler beyinde gizli. Eğer beyin kimyası 'aşk ve tutku'yu birleştirebilen bir yapıdaysa o beynin sahibi ister istemez çapkınlığa elveda diyor, gözü 'ilk göz ağrısı'ndan başkasını görmüyor.

SADIK FARELER

Deneyin kahramanı tarla fareleri bilim dünyasında sadakatleriyle ünlü. Eldeki bilgilere göre, bu hayvanlar cinsel erginlik dönemine girer girmez ilk tanıştıkları eşleriyle başlattıkları beraberliklerini ömürlerinin sonuna kadar götürüyor. Erkekleri için hiçbir dişinin aşk oyunu, cilvesi onları yoldan çıkarmaya yetmiyor. Öyle ki, eşi çok erken yaşlarda ölse bile ömürlerinin geri kalan yıllarını yine de tek başlarına geçirmeyi tercih ediyor. Yani zinhar harama uçkur çözmüyor.

DR. INSEL: AŞK BAĞIMLILIK

Bu neden böyle? ABD'deki Emory Üniversitesi'nden Dr. Thomas Insel işte bu sorunun cevabını araştırırken yukarıdaki gerçekleri ortaya çıkarmış. Bulgularını açıklayan Dr. Insel'e göre, aşk düpedüz bağımlılık. Bu bağımlılığı oluşturan hayvanlar eşlerini asla terk etmiyor. Bu beyin kimyası ve sonuçta bağımlılık olgusu memelilerin de dahil olduğu hayvanlar aleminin yüzde 3'ünde mevcut.

İKİ HORMONUN YAPTIKLARI

Sadakat 'oxcytocin' ve 'vasopressin' denilen iki tür hormonla ilgili. 'Oxcytocin' sosyal davranışlar üzerinde etkili olurken, 'vasopressin' hafızayla ilgili. Tarla farelerinde ilk cinsel beraberlik ve çift oluştuğunda beyindeki bu iki hormon üretimi artıyor. Yapay olarak bu hormonların miktarı değiştirilince de paralel olarak farelerin cinsel davranışları da değişiyor.

Dr.Insel bu hormonların insan ve çoğu hayvanda olduğunu söylüyor. Ancak tek eşlilerde beynin bağımlılık ve özlem duygusunu kontrol eden bölgesinde ortaya çıkıyor. Yani sadık aşıklar, beyinlerindeki bu hormonal dengeler nedeniyle partnerlerine bir tür bağımlı hale geliyorlar.

Deneyin bundan sonraki aşamasında sözü edilen sadık íşık tarla faresinden alınan genler, önüne gelen dişiyle yatan çapkın farelere verildi ve sonuçlara bakıldı. Gerçekten de tarla faresinin geni çapkın farelere verilince akıllanıp eşlerine son derece sadık íşıklar haline geldi.

Dr. Insel araştırmalarından insanlar için bir aşk iksiri üretilmesi gibi bir sonuç çıkmayacağını ancak ebeveynleriyle normal bir ilişki geliştiremeyen otistik çocuklar için ilaç yapılabileceğini belirtti.



Gaziantepli genç aşkını
bilboardlara yazdı

http://arsiv.hurriyetim.com.tr/images2000/valentinesimgs/hab5.jpg Gaziantepli bir aşık, sevgilisinden ilgi görmeyince, kentin çeşitli bölgelerinde yer alan bilboardlara, ''Vefasıza Mesaj'' başlıklı şiirini asarak yanıt istedi.

Gaziantep'te günün konusu haline gelen ilanın, kimliği açıklanmayan, ancak bir sanayicinin 22-23 yaşlarında olduğu bildirilenoğlu tarafından bir reklam ajansına verildiği belirtiliyor.

Atatürk, SSK, İstasyon, Hürriyet ve Fevzi Çakmak bulvar, cadde ve kavşaklarındaki bilboardlara bir hafta süreyle asılacak ilan karşılığında reklam şirketine 375 milyon lira ödeyen genç aşık, ''Vefasıza Mesaj'' adını verdiği şiirinde sevgilisine şöyle sesleniyor:

''Ben senin gözlerini başka sevgilerde arıyorum!
Sense; artık benim sevgimi başka gözlerde arayacaksın!..
Hep böyle suskun musun;

Yoksa bir cevap bile veremeyecek kadar bencil mi?
Berfin'e...''
''KIZLAR SEVGİLİLERİNDEN BÖYLE İSTİYOR''

Reklam ajansı yetkilileri, zaman zaman böyle ilan aldıklarını, ancak bu kadar büyük ve geniş bir kesime sesleneneni ilk kez sergilediklerini söylediler.

Genç bayanların sevgililerine sitemlerini iletirlerken, ''adam olsan aşkını bilboardlarda duyururdun'' dediğini belirten yetkililer, cep telefonuyla geçilen mesajlar, internetten yapılan aşk duyuruları ve e-maillerin artık yeterli gelmediğini, çılgınlık yaşamak isteyenlerin bilboardlara ilan yöntemini daha bazla tercih ettiklerinikaydettiler.

İLANLA EVLENME TEKLİF ETMİŞTİ

Öte yandan, geçtiğimiz yıl Aralık ayında benzer bir ilan olayı da Kayseri'de yaşanmıştı. Kayserili bir genç, kentin 3 ayrı yerindeki ilan panolarına, ''benimle evlenir misin?'' yazısını yazdırmıştı.
 

<-Geri

 1 

Devam->

 

D
E
R
Y
A












 

ŞİİR PANOSU

---WWW.SAHCAN.TR.GG---

Her ağaçta bir dal, Her dalda bir yaprak Ve her yaprakta bir hayat varsa; Hayatın her dalında, Bir ağaç misali güçlü, Ama yapraklar gibi özgürce yaşa…

---www.sahcan.tr.gg---

www.sahcan

 
 






 

 
Bugün 1 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!





Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol